eskiden çok eskiden sene 2008 öncesi yani evlenmeden önce mümkün olduğunca kitap okumaya ve sinemaya gitmeye çalışırdım ve giderdim de..
evlilik buna engel değil tabi ki ama imkansızlıklar fazlası ile engel...
düğünümüz biter bitmez Şırnak'a tayin olmamız.. eşimin bitmek bilmeyen 8-9 aylık kesintisiz görevleri sonrasında ilk kızım kara kuzumda dünyaya gelince öncelikler değişti hoş değişmeseydi de Şırnaktan daha kötü bir yer olan Ankara'nın en berbat ilçesi Bala'ya geldik sinemaya gitmek için 1,5 saat gidiş 1,5 saat dönüş 3 saat yol yap 2 saat de film kızımı 5 saat kime bırakayım.. Bakıcılarımız sağ olsun açık öğretim sınavına giderken bile kaçtıkları için türlü bahanelerle sinema için ohooo yani..
aslında bakıcı ile ilgili de bir post hazırlarımda kaç sayfa sürer onu kestiremediğim için girişmiyorum bu işe..
şu an yağmur yağıyor toprak kokusu mis gibi... topraktan gelik diye mi acaba..
her kim olursa olsun Rabbim kimseye muhtaç etmesin ve kendi çocuğuna kendi bakacak imkanı sunsun inşallah...
artık kara kuzum 4 sarı kekliğim 7 aylık oldu kendime bi güzellik yaptım ve bir kitap aldı eşim bana çok istiyordum çok methini duyduğum
kahraman tazeoğu- bukre
5-10 sayfa okudum lakin beni hayal kırıklığına uğrattı beklentim çok yüksekti sanırım
elif gibi sevmek bir de onu okumak istiyorum kitapçıda yoktu.. bir de onu deneyeyim...
en çok serin yaz akşamı balkonda türk kahvesi eşliğinde kitap okumayı seviyorum fonda ağustos böceğini tercih ederdim ama bir ergen bağıra bağıra balkonda telefonla konuşuyor biri ona böyle yaparsa sevimli olacağını söylemiş sanırım..
ban telefonu kapatiiiim diyor çok şükür :)))
kendinize iyi bakın
hoşçakalın....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder